genişlemek
Dil: Türkçe
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz]
Geniş duruma gelmek; büyümek, genelmek
- Teleskopların kuvveti arttıkça bilinen gök cisimlerinin sayısı ve kâinatın hacmi de genişlemiştir.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz]
bollaşmak
- Ahali dar parmaklıklardan kurtulur kurtulmaz yelpaze gibi açılıp genişleyerek dağılıyorlardı.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz]
Rahat bir duruma gelmek, açılmak, ferahlamak
- Ünü, ölümünden sonra daha da genişlemişti.
- [nesnesiz, mecaz, mecaz] Yaygın duruma gelmek
- [nesnesiz, mecaz, mecaz] Maddi imkânları artmak ve rahatça yetecek duruma gelmek