gezdirmek
Dil: Türkçe
- 
      
      
        
          [-i, -e, nesnesiz, -i, -de, -i, -le, -i, -de]
         
      
      Birinin gezmesini sağlamak, dolaştırmak
      
      
        - Kendisini seven, gezdiren büyük kızlar, ona abla kokusunu vermişlerdi.
 
- 
      
      
        
          [-i, -e, nesnesiz, -i, -de, -i, -le, -i, -de]
         
      
      Tanıtmak amacıyla dolaştırmak
      
      
        - Konuklara Ankara'yı gezdirdi.
 
- 
      
      
        
          [-i, -e, nesnesiz, -i, -de, -i, -le, -i, -de]
         
      
      Bir şeyi başka bir şeyin üzerinde dolaştırarak dökmek
      
      
        - Salataya yağ gezdirmek.
 
- 
      
      
        
          [-i, -e, nesnesiz, -i, -de, -i, -le, -i, -de]
         
      
      Sürterek, değdirerek hareket ettirmek
      
      
        - Elini iki üç kere ıslak yüzünün üstünde gezdirdi.
 
- 
      
      
        
          [-i, -e, nesnesiz, -i, -de, -i, -le, -i, -de]
         
      
      Bir şeyi herkesin alması için dolaştırmak, sunmak
      
      
        - Beni eski kıyafetle gezdiriyor.
 
- 
      
      
        
          [-i, -e, nesnesiz, -i, -de, -i, -le, -i, -de]
         
      
      Herhangi bir biçimde giydirmek
      
      
        - Böyle kitapları cebinde gezdirir, alışveriş için dükkânını açmak istemediği veya müşteri ile meşgul olmadığı zamanlarda okurdu.
 
- [-i, -e, nesnesiz, -i, -de, -i, -le, -i, -de] taşımak