gezmek
Dil: Türkçe
-
[nesnesiz, -i, -i]
Hava alma, hoş vakit geçirme vb. amaçlarla bir yere gitmek
- Tek başına buralarda gezdiği hâlde aradığını bulamıyordu.
-
[nesnesiz, -i, -i]
Bir yerde dolaşmak, yürümek
- Kunduralarını çıkarır, satar, yalın ayak gezerdi.
-
[nesnesiz, -i, -i]
Gitmek, başvurmak
- Şapkam burada ne geziyor?
-
[nesnesiz, -i, -i]
bulunmak
- Oğlum iyileşti, yavaş yavaş geziyor.
-
[nesnesiz, -i, -i]
Bir yeri görüp incelemek
- Bu giysiyle gezemem.
-
[nesnesiz, -i, -i]
Hasta iyileşip yürümeye başlamak
- Geçen yaz Batı Anadolu'yu gezdik.
- [nesnesiz, -i, -i] Herhangi bir biçimde gezinmek
- [nesnesiz, -i, -i] Bir yerde gezi yapmak; görmek