gibi
Dil: Türkçe
-
[edat]
-e benzer, -e benzeyen
- Bu göz alabildiğine düzlük, sinsi bir bataklık gibidir.
-
[edat]
O anda, tam o sırada, hemen arkasından
- Haberi aldığı gibi yola çıktı.
-
[edat]
-e benzer biçimde; imişçesine, kadar
- Bu sade dekor, ölümün manzarasını ulvi bir tablo gibi güzelleştirmiştir.
-
[edat]
-e yakışır biçimde
- İnsan gibi davrandı.
-
[edat]
Bir başkasının dediklerine değinirken kullanılan bir söz
- Hayır, büyük annemin dediği gibi ben burada sizlerle çürüyüp kalmayacağım.
-
[edat]
Arka arkaya gelen aynı tür örneklerin sonunda “ve benzerleri” anlamında kullanılan bir söz
- Elma, ayva, armut, üzüm gibi yiyecekler kışa kalabilir.
-
[edat]
Cümlenin sonuna gelerek yükleme “denilebilir ki, öyle sanılır ki, sanki” anlamlı kuşku veya olabilirlik ayrıntısı katan bir söz
- Sınıfı geçtim gibi.
-
[edat]
Bazı sıfat-fiil eki almış kelimelerden sonra geldiğinde karşılaştırmaya dayanan denklik ve eşitlik bağlantısı kuran bir söz
- Sana değer verdiğim gibi ona değer vermek zorundayım.
-
[edat]
Sıfat-fiil eki almış kelimelerden sonra “-diği biçimde” anlamıyla denklik işlevi yüklenen bir söz; üzere
- Daha önce belirtildiği gibi gramerlerimizin edatlar konusu oldukça karışıktır.
-
[edat]
-dık sıfat fiil eki dışında diğer sıfat-fiil eki almış kelimelerden sonra “imişçesine” anlamında varsayıma dayalı benzetme işlevi gören bir söz
- Her istediğin yere gidiyoruz gibi geliyor bize.
-
[edat]
Aynı biçimde
- Filmi çekecek olan genç kameraman, açıkça güldü onların telaşlarına ve hepsini dizdi istediği gibi koltuğun arkasına.