gölge
Dil: Türkçe
-
[isim, mecaz, mecaz]
Saydam olmayan bir cisim tarafından ışığın engellenmesiyle ışıklı yerde oluşan karanlık; saye
- Etrafına gölge salmayan, yemiş vermeyen hangi kütük baltadan kurtulur?
-
[isim, mecaz, mecaz]
Güneş ışınlarından korunacak yer; saye
- Sakın kesme, gölgesinde yorgun çiftçi dinlensin.
-
[isim, mecaz, mecaz]
Ne olduğu anlaşılamayan karartı; silüet
- Ben, ay yüzlü güzellerin peşinde bir gölgeye benzerim.
-
[isim, mecaz, mecaz]
Resimde bir şekli cisimlendirmek için, onun ışık almaması gereken yerlerine vurulan az çok koyu renk
- Gölge başkan. Gölge kabine.
-
[isim, mecaz, mecaz]
Yetkisi olmadığı hâlde etkili olan
- Onun gölgesi altında yaşıyor.
- [isim, mecaz, mecaz] Saç renginin iki üç ton açığını kullanarak saça istenilen kalınlık ve sıklıkta, parça parça yapılan renk uygulaması
- [isim, mecaz, mecaz] Birinin yanından hiç ayrılmayan kimse
- [isim, mecaz, mecaz] Koruma, kayırma himaye