göstermek
Dil: Türkçe
-
[-i, -e, -i, -e, -e, nesnesiz, -e, nesnesiz, nesnesiz, yardımcı fiil, -e, mecaz]
Birini veya bir şeyi işaretle belirtmek
- Vitrindeki oyuncağı parmağıyla gösterdi.
-
[-i, -e, -i, -e, -e, nesnesiz, -e, nesnesiz, nesnesiz, yardımcı fiil, -e, mecaz]
Görülmesini sağlamak, görmesine yol açmak; çıkarmak
- Size kitaplarımı göstereyim.
-
[-i, -e, -i, -e, -e, nesnesiz, -e, nesnesiz, nesnesiz, yardımcı fiil, -e, mecaz]
Belirtmek, anlatmak
- Bu söz onun iyi niyetini gösteriyor.
-
[-i, -e, -i, -e, -e, nesnesiz, -e, nesnesiz, nesnesiz, yardımcı fiil, -e, mecaz]
Bir şeyin etkisi altında tutulmak
- Güneşe göstermek. Aleve göstermek.
-
[-i, -e, -i, -e, -e, nesnesiz, -e, nesnesiz, nesnesiz, yardımcı fiil, -e, mecaz]
Kanıtla inandırmak
- Bunun böyle olduğunu size göstereceğim.
-
[-i, -e, -i, -e, -e, nesnesiz, -e, nesnesiz, nesnesiz, yardımcı fiil, -e, mecaz]
Öğretmek, açıklamak
- Yol göstermek.
-
[-i, -e, -i, -e, -e, nesnesiz, -e, nesnesiz, nesnesiz, yardımcı fiil, -e, mecaz]
Yapmasını söylemek, görevlendirmek
- Size ne iş gösterdiler?
-
[-i, -e, -i, -e, -e, nesnesiz, -e, nesnesiz, nesnesiz, yardımcı fiil, -e, mecaz]
Güzelliğini ortaya çıkarmak, temsil etmek
- Bu, seni ablandan daha şirin gösteriyor, emin ol!
-
[-i, -e, -i, -e, -e, nesnesiz, -e, nesnesiz, nesnesiz, yardımcı fiil, -e, mecaz]
Herhangi bir biçimde değerlendirmeye yol açmak
- Gerçekleri çarpıtarak gösteriyor.
-
[-i, -e, -i, -e, -e, nesnesiz, -e, nesnesiz, nesnesiz, yardımcı fiil, -e, mecaz]
Görünmek, benzemek
- İtaat göstermek. Dayanışma göstermek.
-
[-i, -e, -i, -e, -e, nesnesiz, -e, nesnesiz, nesnesiz, yardımcı fiil, -e, mecaz]
Etmek
- Anası da babasının küfürlerini tekrarlıyor, evde ona göstereceğini söylüyor, gözlerini açıyor, başını sallıyordu.
- [-i, -e, -i, -e, -e, nesnesiz, -e, nesnesiz, nesnesiz, yardımcı fiil, -e, mecaz] Sert bir biçimde karşılık vermek