güçlü
Dil: Türkçe
-
[sıfat, mecaz, mecaz]
Gücü, kuvveti olan; yavuz
- Kalın gövdeli, güçlü bir ihtiyardı.
-
[sıfat, mecaz, mecaz]
Şiddeti çok olan
- Çünkü o güçlü rüzgâr bir kasırgaya dönüşüyordu ve ormanı kaplayan siyah sisin şatoya doğru hızla aktığını görebiliyorduk.
-
[sıfat, mecaz, mecaz]
Sözü geçen, dediğini yaptıran; kudretli
- Sanırım uzun zaman kimliğini korumak, güçlü kalabilmek için direndi.
-
[sıfat, mecaz, mecaz]
Nitelikleri ile etki yaratan
- Bu denli güçlü bir aşkı bundan sonra da önleyemeyeceğimi biliyordum.