harlatmak
Dil: Türkçe
-
[-i, mecaz]
Ateşi kuvvetlendirmek; harlandırmak
- Şerefimize sobaya bir iki odunla bir kucak çalı atıp harlattılar.
-
[-i, mecaz]
Coşkunluk vermek, canlandırmak
- Millî Mücadele'de aç ve çıplak insanlarımızın yüreğinde alevler harlatmak için tek bir kıvılcım yetmişti.