hava

Dil: Arapça hevā

• [isim, sıfat, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]   Hava yuvarını oluşturan, bütün canlıların solunumuna yarayan, renksiz, kokusuz, akışkan gaz karışımı
  • Hava biraz bozukçaydı, dışarıda serin bir yağmur çiseliyordu.
• [isim, sıfat, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]   Meteoroloji ile ilgili olayların bütünü
  • Havanın üşütecek kadar serinlemiş olmasına göre sabah yakın.
• [isim, sıfat, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]   Canlılar üzerindeki etkisine göre hava yuvarının durumu
  • Havada bir tek bulut yok.
• [isim, sıfat, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]   gökyüzü
  • Tozlar havada uçuşuyordu.
• [isim, sıfat, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]   Çevreyi kuşatan boşluk
  • Bugün hava olursa yelkenli kalkacak.
• [isim, sıfat, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]   esinti
  • Kâğıthane havası tutturur, bahriye çiftetellisi çalardık.
• [isim, sıfat, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]   Müzik parçalarında tür
  • Bu sözlerin sonu hava.
• [isim, sıfat, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]   Müzik aletlerinden çıkan ses perdesi
  • Buna rağmen öyle kibar ve asil havası vardır ki bu damga bile onu çirkinleştiremez, inadına daha bir uçarı, daha bir sevimli yapar.
• [isim, sıfat, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]   Sonuçsuz, anlamsız, boş (durum, davranış, söz)
  • Namık Kemal'e, Tevfik Fikret'e başarılı nazireler yazmıştır. Onların diliyle, onların sesiyle, onların havasıyla...
• [isim, sıfat, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]   Görünüş, davranış, söz vb. için bir kimsenin durumunu belirten özellik
  • İlk deneme dalış günü gelince, denizcilerde büyük bir coşkunluk, bir tören havası vardı.
• [isim, sıfat, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]   üslup
  • Kadın güzel değil ama havası var.
• [isim, sıfat, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]   İçinde yaşanılan ve etkisinde kalınan ortam; atmosfer
  • Onu kendi havasına bıraksak çalışmaz.
• [isim, sıfat, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]   çekicilik
• [isim, sıfat, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]   Keyif, âlem