hoşlaşmak
Dil: Türkçe
-
[nesnesiz, -den, -den]
Hoş duruma gelmek
- Oya da sabah geldi, saçları beline kadar uzamış, daha hoşlaşmış, gözlerine siyah kalem sürmüş.
-
[nesnesiz, -den, -den]
İyilik hissetmek
- Oldum olası bu kaba ve küstah insanların böylesine hastalıklı buyurgan tavırlarından hoşlaşmaz, tam tersine iğrenirdi.
- [nesnesiz, -den, -den] hoşlanmak
- [nesnesiz, -den, -den] Birbirinden hoşlanmak