huzur
Dil: Arapça ḥużūr
-
[isim, eskimiş]
Dirlik, baş dinçliği, gönül rahatlığı
- Fakat böyle bir zevk ve huzurun devam ve bekası olamaz.
-
[isim, eskimiş]
rahat
- Ertesi sabah tutukluyu huzuruna çağırtıp ona düşüncesini söylediğinde hiç beklemediği bir karşılık aldı.
-
[isim, eskimiş]
makam
- Huzura çıkmak.
-
[isim, eskimiş]
Önemli bir kişinin var olduğu, bulunduğu yer, o kişinin önü; kat (I)
- Bu sorunun konuşulması için sizin huzurunuz şarttır.
- [isim, eskimiş] Bir yerde bulunma; dergâh