için
Dil: Türkçe
- 
      
      
        
          [edat]
         
      
      Amacıyla, maksadıyla
      
      
        - Ukalalık yapmamak için bütün gayretine rağmen yine de o düşündüğünü yapmıştı.
 
- 
      
      
        
          [edat]
         
      
      Neden ve sonuç belirten bir söz
      
      
        - Hastanın uykuda olduğunu söylemesi sırf vakit kazanmak içindi.
 
- 
      
      
        
          [edat]
         
      
      -den dolayı, -den ötürü
      
      
        - Bu büyükşehirde ona ilk hitap eden adam olduğu için ona yüreğini açmak ihtiyacını duyuyordu.
 
- 
      
      
        
          [edat]
         
      
      -e özgü, -e ayrılmış
      
      
        - Sizin için bir kitap getirdim.
 
- 
      
      
        
          [edat]
         
      
      -e göre
      
      
        - Bizim için çok enteresan bir şeydi bu yeni icat.
 
- 
      
      
        
          [edat]
         
      
      hakkında
      
      
        - Gel gör ki dilimin ucunda kağnı var. Kağnılar için de bir çift sözüm var.
 
- 
      
      
        
          [edat]
         
      
      Göz önünde tutulursa, birinin adına
      
      
        - Senin için çok sevindim.
 
- 
      
      
        
          [edat]
         
      
      Karşılığında, karşılık olarak
      
      
        - Bu şapka senin için büyük.
 
- 
      
      
        
          [edat]
         
      
      Uğruna, yoluna
      
      
        - Bu eşyalar için kaç lira ödediniz?
 
- 
      
      
        
          [edat]
         
      
      Zaman bildiren kelimelerden sonra süre belirten bir söz
      
      
        - Neler yapmadık şu vatan için.
 
- 
      
      
        
          [edat]
         
      
      Ant deyimleri yapan bir söz
      
      
        - Açık söyleyeyim, size birkaç gün için sığındım.