ileri
Dil: Türkçe
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, mecaz, zarf, ünlem, spor]
Herhangi bir şeye göre daha ötede olan yer, geri karşıtı
- Yolun ilerisi düz.
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, mecaz, zarf, ünlem, spor]
Bir şeyin ulaşılacak yönü
- İleri karakol. İleri hat.
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, mecaz, zarf, ünlem, spor]
Henüz gelmemiş zaman, gelecek, sonra
- Saat beş dakika ileridir.
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, mecaz, zarf, ünlem, spor]
Önde bulunan
- İleri fikirler.
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, mecaz, zarf, ünlem, spor]
Doğrusundan daha çok gösteren (saat)
- Masayı biraz ileri çekelim.
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, mecaz, zarf, ünlem, spor]
Benzerlerini geride bırakmış
- Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!
- [isim, sıfat, sıfat, sıfat, mecaz, zarf, ünlem, spor] Öne doğru
- [isim, sıfat, sıfat, sıfat, mecaz, zarf, ünlem, spor] "Amaca doğru durmadan yürü" anlamında kullanılan bir seslenme sözü
- [isim, sıfat, sıfat, sıfat, mecaz, zarf, ünlem, spor] Temel duruşta ayak uçlarının gösterdiği yön