incelmek
Dil: Türkçe
-
[nesnesiz, mecaz]
İnce duruma gelmek
- Sahnede siyah organtin tuvaletiyle beli incelmiş, göğsü kabarmış.
-
[nesnesiz, mecaz]
zayıflamak
- İstasyonda mavi gözleri solmuş, incelmiş bir nefer Hasan'ı karşıladı.
-
[nesnesiz, mecaz]
Sıvı, koyu durumdan akışkan duruma gelmek, akışkanlığı artmak
- Avrupa görmüş, incelmiş bir delikanlıya kızların nasıl içi gitmesin.
- [nesnesiz, mecaz] Davranışları incelik kazanmak, kibarlaşmak