inmek
Dil: Türkçe
-
[-den, -e, -e, nesnesiz, nesnesiz, -e, argo, nesnesiz, -e]
Yüksekten veya yukarıdan aşağıya doğru gelmek
- Tramvayın ön tarafından hızla inerken, arkasından bir sesin bağırdığını gördü.
-
[-den, -e, -e, nesnesiz, nesnesiz, -e, argo, nesnesiz, -e]
Bir taşıt veya binek hayvanından yere basmak; atlamak
- Dağdan kurt indi.
-
[-den, -e, -e, nesnesiz, nesnesiz, -e, argo, nesnesiz, -e]
Dağ, tepe vb. yüksek bir yerden gelmek
- Bünyamin, gücünün yettiği kadar hızlı yürüyüp Haliç'e indi.
-
[-den, -e, -e, nesnesiz, nesnesiz, -e, argo, nesnesiz, -e]
Bir yerden başka bir yere gitmek, varmak
- Samananbarı köyünün en büyük ve gösterişli evine inmişlerdi.
-
[-den, -e, -e, nesnesiz, nesnesiz, -e, argo, nesnesiz, -e]
konaklamak
- Sular indi. Şiş indi.
-
[-den, -e, -e, nesnesiz, nesnesiz, -e, argo, nesnesiz, -e]
Alçalıp eski durumuna dönmek
- Bin lira daha indim, gene almadı.
-
[-den, -e, -e, nesnesiz, nesnesiz, -e, argo, nesnesiz, -e]
Fiyatı düşürmek
- Altın fiyatları indi.
-
[-den, -e, -e, nesnesiz, nesnesiz, -e, argo, nesnesiz, -e]
Değeri düşmek
- Şimdi kafana inerim!
-
[-den, -e, -e, nesnesiz, nesnesiz, -e, argo, nesnesiz, -e]
vurmak
- Yağmurdan duvar inmiş.
-
[-den, -e, -e, nesnesiz, nesnesiz, -e, argo, nesnesiz, -e]
yıkılmak
- Sağ tarafına inmiş.
-
[-den, -e, -e, nesnesiz, nesnesiz, -e, argo, nesnesiz, -e]
İnme gelmek
- Gemi baş döndüren zaferli bir gürültüyle indi sulara.
-
[-den, -e, -e, nesnesiz, nesnesiz, -e, argo, nesnesiz, -e]
Bir yeri kaplamak, basmak veya bir yerden akmak, kaymak
- Beyaz taşlardan yapılmış kısa bir duvarın ötesindeki zeytinlik ta vadiye kadar iniyordu.
-
[-den, -e, -e, nesnesiz, nesnesiz, -e, argo, nesnesiz, -e]
Uzamak, ulaşmak
- Evvelden daha çok olduğumuzu zannettiğim hâlde sayımız son günlerde bu miktara inmiştir.
- [-den, -e, -e, nesnesiz, nesnesiz, -e, argo, nesnesiz, -e] ağmak
- [-den, -e, -e, nesnesiz, nesnesiz, -e, argo, nesnesiz, -e] Sayısı azalmak