kaba
Dil: Türkçe
-
[sıfat, isim, mecaz]
Özensiz, gelişigüzel yapılmış, zevksiz olan, ince karşıtı
- Cebinden kaba fil dişi saplı bir de çakı çıkardı.
-
[sıfat, isim, mecaz]
Taneleri iri
- Kaba çakıl.
-
[sıfat, isim, mecaz]
Görgüsü eksik, nezaketsiz (kimse)
- Kaba, hantal, şivesiz bir sürü adamlar kafesinin önüne toplanırlar.
-
[sıfat, isim, mecaz]
Hafif olduğu hâlde kalın veya hacimli
- Kaba bir yün döşekle temiz bir şilte, yastık yorgan buldum.
-
[sıfat, isim, mecaz]
Kuyruk sokumunun her iki yanındaki şişkin yer
- Çocuklardan biri ağzından çok fena, çok kaba bir şey kaçırdı.
- [sıfat, isim, mecaz] Terbiyeye, inceliğe aykırı, çirkin, kötü olan; yoz, anif