kaçak
Dil: Türkçe
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, zarf]
Bir kapalı kaptan, bir borudan sızan gaz veya sıvı; kaçıntı
- Hâlbuki buraları ve hususuyla Anadolu’yu, kaçaktan mümkün mertebe muhafaza için bundan başka çare yoktur.
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, zarf]
Gizlice kaçırılmış olan mal veya madde
- Malum a, kaçak diye avcının tüfeğinden kurtulmuş kuşlara denir.
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, zarf]
Av sırasında vurulamayan kuş
- Vapurda bir de kaçak Rus ailesi var.
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, zarf]
Bağlı bulunduğu yerden veya yasadan kaçan, uzaklaşan
- Kaçak kat.
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, zarf]
Yasaca yapılması yasak olan veya yapılması için gerekli izin alınmayan
- Kaçak olarak gelmiş Amerikan, Japon, hatta Kızıl Çin eşyalarını satanlar açıkça bunların kaçak mal olduklarını bağırarak alıcı çekiyorlardı.
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, zarf]
Yasaca belirtilmiş gerekli gümrük ve vergileri ödenmeden bir yere sokulan veya bir yerden çıkarılan
- Bütün harp müddetince babası ile İsviçre'de kaçak yaşadı.
- [isim, sıfat, sıfat, sıfat, zarf] Yasalara, kurallara uymayarak gizli bir biçimde