kapanmak
Dil: Türkçe
-
[nesnesiz, -e, -e]
Kapalı duruma gelmek
- Son basamağı aştığım zaman, babanın kapısı hızla yüzüme kapandı.
-
[nesnesiz, -e, -e]
Dışarı ile ilişiğini kesmek
- Rahatça çalışmak istediğim zamanlar buraya kapanırım ve kimse girmesin diye bazen içeriden de kapıyı kilitlerim.
-
[nesnesiz, -e, -e]
Çalışamaz, etkinliğini sürdüremez duruma getirilmek
- Manzumem çıkmadı ve Rübap kapandı.
-
[nesnesiz, -e, -e]
Son verilmek, kesilmek
- Arif sustu. Hacı Bey de üstelemedi. Söz de burada kapanmış oldu.
-
[nesnesiz, -e, -e]
Yüzü, gövdesi bir yere gelecek biçimde eğilmek
- Haykırmak istedim, çıkmadı feryadım / Kapanıp toprağa, ağladım ağladım
-
[nesnesiz, -e, -e]
Tatile girmek
- Okullar kapandı.
-
[nesnesiz, -e, -e]
Yara iyileşmek
- Kazadan sonra bir gözü kapandı.
- [nesnesiz, -e, -e] Göz kör olmak
- [nesnesiz, -e, -e] Hava bulutlanmak