kapı
Dil: Türkçe
-
[isim, tarih, bilişim, mecaz, mecaz, mecaz]
Bir yere girip çıkarken geçilen ve açılıp kapanma düzeni olan duvar veya bölme açıklığı; bap
- Çıtalarla yapılma telli bir kapı koymuşlardı ortasına.
-
[isim, tarih, bilişim, mecaz, mecaz, mecaz]
Bu açıklıktaki açılıp kapanan kanat
- Evlerin kapılarında kocaman yeşil bronz tokmaklar vardı.
-
[isim, tarih, bilişim, mecaz, mecaz, mecaz]
Tavla oyununda iki pul üst üste getirilerek karşı oyuncunun o haneyi kullanmasına engel olunan yer
- Hükûmet kapısı.
-
[isim, tarih, bilişim, mecaz, mecaz, mecaz]
Geçim sağlamak için çalışılan iş yeri
- Onların başvuracağı her kapıya gitmiş.
-
[isim, tarih, bilişim, mecaz, mecaz, mecaz]
Osmanlı Devleti'nde resmî görev yeri
- Bayram geldi, yine masraf kapıları açıldı.
-
[isim, tarih, bilişim, mecaz, mecaz, mecaz]
portal
- Bugün yine kaç kapı dolaştın?
- [isim, tarih, bilişim, mecaz, mecaz, mecaz] Gelir, geçim, kısmet sağlayan yer, kaynak veya imkân
- [isim, tarih, bilişim, mecaz, mecaz, mecaz] Gidere yol açan gereksinim
- [isim, tarih, bilişim, mecaz, mecaz, mecaz] Ev gezmesi için gidilen yer