kararmak
Dil: Türkçe
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz]
Rengi karaya dönmek
- Hava iyice kararmış, caddenin bütün elektrikleri yanmıştı.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz]
Işık sönmek, kısılmak veya gücü azalmak
- Eşsiz hafızası sönüyor, sağduyusu kararıyordu.
- [nesnesiz, mecaz, mecaz] Ateş sönmeye yüz tutmak
- [nesnesiz, mecaz, mecaz] Kederlenmek, canı sıkılmak
- [nesnesiz, mecaz, mecaz] Niteliğini yitirmek