karartmak
Dil: Türkçe
-
[-i, mecaz]
Rengini karaya çevirmek; yakmak
- Güneş tenini karartmış.
-
[-i, mecaz]
Karanlık duruma getirmek
- Perdeler odayı kararttı.
-
[-i, mecaz]
Işığı kısmak veya örtmek
- Seyahat onu yormuş ve karartmıştı.
- [-i, mecaz] Kötü bir duruma getirmek