kasıp kavurmak
Dil: Türkçe
-
baskı yaparak veya kıyıcı davranışlarla bir topluluğu ezmek, zulmetmek
- Karaköy civarını kasıp kavuran iki serseri çocuğu enselerinden yakalayıp huzuruna getirmiştim.
-
çok zarar vermek, mahvetmek
- Derhâl asabi, ince, deli sesi çınlamaya başlar, etrafı kasıp kavurur ve kıyametleri koparırdı.
-
çok etkilemek, hüküm sürmek
- Dışarıda ortalığı kasıp kavuran bir ayaz vardı.