kel
Dil: Farsça kel
-
[sıfat, mecaz, mecaz, mecaz]
Saçı dökülmüş olan (kimse); keleş, yağır
- Simitçi kumraldı, saçları dökülmüştü, evet basbayağı keldi adam.
-
[sıfat, mecaz, mecaz, mecaz]
Çıplak (doğa), yaprakları dökülmüş (bitki)
- Yükselip alçalıyor, kel tepelerin etrafını dönüyordu.
-
[sıfat, mecaz, mecaz, mecaz]
Gelişmemiş, cılız (bitki)
- Kel bir ağaç.
- [sıfat, mecaz, mecaz, mecaz] İçinde az eşya bulunan