kenetlenmek
Dil: Türkçe
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz]
Kenetleme işine konu olmak
- Sayfayı öyle sıkı bağlardı ki satırlar âdeta birbirine kenetlenirdi.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz]
İki uzay aracı, birbirine eklenmek
- Anası onunla konuştu, öteki konuşmadı, çenesi kenetlenmiş, ağzını açamıyordu.
- [nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz] Bir konuda aynı tutum ve davranışı göstermek
- [nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz] Birbiriyle dayanışma içine girmek
- [nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz] Sıkıca birbirinin üzerine kapanmak, birbirine geçerek bağlanmak