kesilmek
Dil: Türkçe
-
[nesnesiz, -den, argo]
Kesme işi yapılmak; katolunmak
- Sonunda elleri, ayakları yorgunluktan kesilerek uzanıyorlardı yattıkları hasırlara.
-
[nesnesiz, -den, argo]
Bitkin duruma gelmek, gücü, takati kalmamak, çok yorulmak
- Senelerden beri hizmetçinin, sütninenin türlü çeşidi ile uğraşa uğraşa insan sarrafı kesilmiş.
-
[nesnesiz, -den, argo]
Gibi olmak, benzemek, dönmek
- Tam umudumuz kesilecek gibi olup da epey üzüldükten sonra kapı tokmağı tak ederdi.
-
[nesnesiz, -den, argo]
Süt, ayran vb. bozulmak, ekşimek
- Su kesilmek.
-
[nesnesiz, -den, argo]
Sona ermek
- Dışarıdan biri mi geldi de onları söndürdü yoksa şehir cereyanı mı kesilmiş?
-
[nesnesiz, -den, argo]
Akmamak
- Acele yürümeden nefesi tıkanmış ve heyecandan yüzü kıpkırmızı kesilmiş bir hâlde ihtiyarın yanına girdi.
-
[nesnesiz, -den, argo]
Akım gelmez olmak
- Okulda cumartesi günleri dersler saat kaçta kesiliyor?
-
[nesnesiz, -den, argo]
Kendinden önceki kelimeyi "olmak" anlamıyla pekiştiren bir fiil
- Üçüncü gün sabahı, o bir kuzu oldu, ben bir iradeli aslan kesildim.
-
[nesnesiz, -den, argo]
Son veya aralık verilmek
- Muazzez cevap vermedi ve münakaşa kesildi.
-
[nesnesiz, -den, argo]
Kendini herhangi bir şey gibi göstermek
- Çocuk yiyip içmeden kesildi.
-
[nesnesiz, -den, argo]
Tutulmak, kapatılmak
- Galip Baba, çeker gider diye çocuk kesilinceye dek böyle yapmayı uygun görmüştü.
- [nesnesiz, -den, argo] makaslanmak
- [nesnesiz, -den, argo] durmak
- [nesnesiz, -den, argo] Yoksun kalmak
- [nesnesiz, -den, argo] Sünnet olmak
- [nesnesiz, -den, argo] Çok beğenmek, çok hoşlanmak