kilitlemek
Dil: Türkçe
-
[-i, mecaz, mecaz]
Anahtarla kilidi kapamak
- Kapıyorum zannıyla kilitlemişim, diyordu.
-
[-i, mecaz, mecaz]
Bir nesne veya bir kimseyi kilitli bir yere kapamak
- Bütün giyeceklerini dolaba kilitlemişler. Çocuğu bodruma kilitlemiş.
-
[-i, mecaz, mecaz]
Karşılıklı çıkıntı ve girintileri olan şeyleri birbirine geçirmek, kenetlemek
- Sırtüstü kerevete uzanarak iki elimin parmaklarını ensemde kilitledim.
-
[-i, mecaz, mecaz]
Sıkıca tutmak
- Zehra parmaklarıyla kadehini kilitledi.
-
[-i, mecaz, mecaz]
kapatmak
- Hafızamı kilitlemiştim, maziyi hiç çıkaramıyordum, küflensin kalsın orada diyordum.