kırma
Dil: Türkçe
-
[isim, sıfat, sıfat, biyoloji, sıfat, mecaz]
Kırmak işi; nakız
- Nasibi tükendi ise önüne arpa kırması doldursan, altına kuş tüyü yatak sersen yine geberip gider.
-
[isim, sıfat, sıfat, biyoloji, sıfat, mecaz]
pile
- Yeşerir bayırlar, çöller, kırmalar / Nakışların bugün dört yanın dağlar.
-
[isim, sıfat, sıfat, biyoloji, sıfat, mecaz]
Kırılmış veya dövülmüş tahıl
- Mustafa, kırma tüfeğe bir kurşun sürdü.
-
[isim, sıfat, sıfat, biyoloji, sıfat, mecaz]
Basılı kâğıtları forma durumuna getirmek için belli yerlerinden bükme ve katlama işi
- Arap kırması bir at.
- [isim, sıfat, sıfat, biyoloji, sıfat, mecaz] Ot bitmeyen bayır
- [isim, sıfat, sıfat, biyoloji, sıfat, mecaz] Ortasından kırılarak doldurulan (tüfek)
- [isim, sıfat, sıfat, biyoloji, sıfat, mecaz] melez
- [isim, sıfat, sıfat, biyoloji, sıfat, mecaz] Yabancı etkilerle özgün niteliğini yitirmiş olan