kırpmak
Dil: Türkçe
-
[-i, -den, mecaz]
Parçalara ayırmak, kesmek
- Az lakırtı söyler, sık ve siyah kaşlarının altında asla kırpmadığı iri, parlak, sabit ve siyah gözlerini hep önüne dikerdi.
-
[-i, -den, mecaz]
Göz kapaklarını açıp kapamak; kıpmak
- Her hafta bu dergileri alabilmek için küçücük gündeliğimden bir parçasını, öğle yemeklerinden kırparak biriktiririm.
- [-i, -den, mecaz] Kesinti yapmak, tutumlu davranmak