kıvranmak
Dil: Türkçe
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz]
Ağrı, sancı gibi bedensel veya korku, heyecan gibi ruhsal nedenlerle vücut eğilip bükülmek
- Hasta, yorganın altında biraz kıvranarak devam etti.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz]
Acı çekmek, üzülmek
- Yıllardan beri düşmanların eline düşmüş olan bu kıymetli vatanın sönmez matemlerini tutar, elemler içinde kıvranmaktan acı bir haz duyarım.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz]
Bir şeye çok gereksinim duymak
- Su, su diye kıvrandı.