kızgın
Dil: Türkçe
-
[sıfat, mecaz, mecaz, mecaz]
Çok ısınmış, ısıtılmış veya kızdırılmış
- Kızgın bir demire dökülen damla iz bırakmaz, buhar olur.
-
[sıfat, mecaz, mecaz, mecaz]
Eş arayan (hayvan)
- Kızgın bir boğa.
-
[sıfat, mecaz, mecaz, mecaz]
Kızmış olan, öfkeli olan; mütehevvir
- Bir gün odama kızgın bir ihtiyar girdi, elindeki bir tomar kâğıdı neredeyse fırlattı masama.
-
[sıfat, mecaz, mecaz, mecaz]
Kızışmış bir durumda olan
- Çok kızgın bir fikir çarpışmasının üzerine gelmişim, kulak kesildim.