kokmak
Dil: Türkçe
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz]
Koku çıkarmak
- Her gelişinde üzeri yabancı lavantalar kokuyor.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz]
kokuşmak
- Bir çadıra konmuş, ağzı odunla açık tutulan bu köpek balığı kokuncaya kadar halka gösterildi.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz]
Olacağıyla ilgili belirtiler göstermek, olacağı hissedilmek
- Ortalık savaş kokuyordu.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz]
Kokusu gelmek
- Kızartma kokmuştur, hemen biraz ye.