konuşmak
Dil: Türkçe
-
[nesnesiz, -i, -den, nesnesiz, -le, -le, mecaz, mecaz, teklifsiz konuşmada]
Bir dilin kelimeleriyle düşüncesini sözlü olarak anlatmak
- Çocuk daha konuşamıyor.
-
[nesnesiz, -i, -den, nesnesiz, -le, -le, mecaz, mecaz, teklifsiz konuşmada]
Belli bir konudan söz etmek
- Mehmet yedi yaşındayken anasıyla konuştuklarından fazla bir şey konuşmazdı.
-
[nesnesiz, -i, -den, nesnesiz, -le, -le, mecaz, mecaz, teklifsiz konuşmada]
Bir konuda karşılıklı söz etmek, sohbet etmek
- İşten sonra Nuruosmaniye'deki İkbal Kahvesinde arkadaşlarla şiir ve edebiyat konuşuyoruz.
-
[nesnesiz, -i, -den, nesnesiz, -le, -le, mecaz, mecaz, teklifsiz konuşmada]
Söylev vermek, konuşma yapmak
- Türkçeyi çok iyi konuşuyor.
-
[nesnesiz, -i, -den, nesnesiz, -le, -le, mecaz, mecaz, teklifsiz konuşmada]
Konuşma dili olarak kullanmak
- Üst kattakilerle konuşuyoruz.
-
[nesnesiz, -i, -den, nesnesiz, -le, -le, mecaz, mecaz, teklifsiz konuşmada]
Düşüncesini herhangi bir araç kullanarak anlatmak
- Fokstrotta uzun boylu konuşamam.
-
[nesnesiz, -i, -den, nesnesiz, -le, -le, mecaz, mecaz, teklifsiz konuşmada]
İlişki kurmak veya ilişkiyi sürdürmek
- Yasaların yerine yumruklar konuştu.
-
[nesnesiz, -i, -den, nesnesiz, -le, -le, mecaz, mecaz, teklifsiz konuşmada]
Birisiyle flört etmek
- Gömleğin konuşuyor.
- [nesnesiz, -i, -den, nesnesiz, -le, -le, mecaz, mecaz, teklifsiz konuşmada] Dargın bulunmamak
- [nesnesiz, -i, -den, nesnesiz, -le, -le, mecaz, mecaz, teklifsiz konuşmada] Oyuncak, hayvan vb. konuşmaya benzeyen birtakım sesler çıkarmak
- [nesnesiz, -i, -den, nesnesiz, -le, -le, mecaz, mecaz, teklifsiz konuşmada] Gizli bir şeyi açığa vurmak, ele vermek
- [nesnesiz, -i, -den, nesnesiz, -le, -le, mecaz, mecaz, teklifsiz konuşmada] Becermek, uzman gibi yapabilmek
- [nesnesiz, -i, -den, nesnesiz, -le, -le, mecaz, mecaz, teklifsiz konuşmada] Geçerli olmak, etkin olmak
- [nesnesiz, -i, -den, nesnesiz, -le, -le, mecaz, mecaz, teklifsiz konuşmada] Şık ve zarif görünmek