köprü
Dil: Türkçe
-
[isim, mecaz, denizcilik, spor, spor, tıp]
Herhangi bir engelle ayrılmış iki yakayı birbirine bağlayan veya trafik akımının, başka bir trafik akımını kesmeden üstten geçmesini sağlayan ahşap, kâgir, beton veya demir yapı
- Bu camiler, bu çeşmeler, bu köprüler rastgele yapılmadı.
-
[isim, mecaz, denizcilik, spor, spor, tıp]
İki şey arasında bağ veya ilişkiyi sağlayan şey
- Annesinin yalnız onunla değil hiç kimseyle bir köprüsü yoktu.
- [isim, mecaz, denizcilik, spor, spor, tıp] Geminin önünü iyice görecek bir yükseklikte, sancaktan iskeleye kadar kurulan kumanda yeri
- [isim, mecaz, denizcilik, spor, spor, tıp] Güreşte omuzları yere değdirmemek için ayakları ve alnı yere dayayıp beli yukarı kaldırarak alınan durum
- [isim, mecaz, denizcilik, spor, spor, tıp] Vücudun, sırt yere dönük olarak el, baş veya diz yere dayanarak yay biçimi aldığı durumu
- [isim, mecaz, denizcilik, spor, spor, tıp] Olmayan dişlerin yerini tutmak veya takma dişleri ağızdaki dişlere sağlam tutturmak amacıyla yapılan diş protezi