köpürmek
Dil: Türkçe
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz]
Köpük yapmak, köpük oluşmak, köpük çıkararak kabarmak
- Fırat, Malatya'ya doğru bir dirsek gibi kıvrıldığı vadide artık dağlardan kopup çağıl çağıl köpürmüyor.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz]
Ekşiyip köpüklenmek
- Reçel köpürdü.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz]
Çok kızmak, birdenbire öfkelenmek; feveran etmek
- Yavaş yavaş her vakit sebepsiz bir hiddetten köpüren babamı da bir horoza benzetmeye başladım.
- [nesnesiz, mecaz, mecaz] Gerekli gereksiz, aralıksız ve bıktırıcı konuşup durmak