kovmak
Dil: Türkçe
-
[-i, mecaz]
Sert veya küçük düşürücü sözlerle gitmesini söylemek; savmak, defetmek, deflemek
- Fethi Bey çalgıları kovdu, davul zurna istedi.
-
[-i, mecaz]
Bir yerden sürüp çıkarmak; kovalamak
- Sen kim oluyorsun da beni kendi yerimden kovuyorsun?
-
[-i, mecaz]
İşine son vermek, görevinden atmak, uzaklaştırmak; dehlemek
- Sıra, saygı kovarak yetişmiş bütün efendiler, Türkiye'nin bütün Avrupa görmüşleri ona kızar, onu küçük düşürmeye çalışır.
- [-i, mecaz] Varlığına son vermek, ortadan kaldırmak
- [-i, mecaz] gözetmek