küflenmek
Dil: Türkçe
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz]
Küf oluşmak, küflü duruma gelmek, küf bağlamak
- Zincirler küflendi, çürüdü, kırıldı.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz]
Zamanı geçmek
- Seniha, kendisinin de bu kirli aydınlığın altında bu eşya ile beraber küflendiğini hissetti.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz]
Çalışma fırsatı bulamayarak özelliklerini veya yeteneğini yitirmek
- Sahte banknotlar küflenmiş tekerlekler gibidir.