kükremek
Dil: Türkçe
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz]
Aslan, bağırmak
- Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım / Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz]
Deniz, nehir kabarmak, taşmak
- Ordu kükremiş aslan gibiydi.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz]
Coşkuyla saldırmak
- Kükredi çimenler, açıldı güller / Al şala bürünür bahçeler, bağlar
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz]
Mayalanıp kabarmak
- Tutkuların kükrediği günlerde, akıl sözünü dinletemez ki?
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz]
Gür bir biçimde yetişmek
- Hemen ahlak mücadelesi yapmaya gelmiş bir nahiye müdürü tavrı takındım, kükredim.
- [nesnesiz, mecaz, mecaz] Coşmak, taşkınlık göstermek
- [nesnesiz, mecaz, mecaz] Kızgınlık ve öfke ile yüksek sesle bağırmak