kullanmak
Dil: Türkçe
-
[-i, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, mecaz]
Bir şeyden belli bir amaçla yararlanmak
- Parmaklarının arasındaki mendili eskiyinceye kadar kullandığın hiç oldu mu?
-
[-i, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, mecaz]
Bir kimseyi bir hizmette bulundurmak, çalıştırmak
- Siz analarımızı nasıl esir gibi kullandınızsa biz de sizi öyle kullanacağız.
-
[-i, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, mecaz]
İşletmek, değerlendirmek
- Parasını ticarette kullanmak.
-
[-i, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, mecaz]
Giymek, takmak
- Hiç yağmurluk kullanmazdı.
-
[-i, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, mecaz]
Sigara, içki vb. şeylere alışmış olmak, içmek
- Lakırtılarında çok kere çifter çifter kelimeler kullanırdı ki bunlar bazen manayı değiştirir.
-
[-i, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, mecaz]
Kelimeyi yazmak, söylemek
- Sattıkları küpenin parasını çok idareli kullanıyorlardı.
-
[-i, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, mecaz]
Harcamak, sarf etmek
- Hâlbuki onlar, işte bu saflığı istismar ediyorlar. Bütün düşünceleri seni kullanmak, o kadar!
-
[-i, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, mecaz]
Amacına ulaşmak için birinden veya bir şeyden yararlanmak, onu amacına alet etmek, sömürmek, istismar etmek
- Nitekim çocuklarımın bile kullandıkları hesap makineleri, bunların küçük modelleridir.
- [-i, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, mecaz] Araç veya aleti işletmek, yönetmek
- [-i, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, mecaz] Bir şeyin gereklerini yerine getirmek