kurtarmak
Dil: Türkçe
-
[-i, nesnesiz]
Bir canlıyı bir felaketten, tehlikeden veya zor durumdan uzaklaştırmak
- İşte böyle bir eser onları bu külfetten kurtarmış olur.
-
[-i, nesnesiz]
Kurtulmasını sağlamak
- Bunlar tahlisiye madalyalarıdır. Geçen sene yangında bir çocuğu kurtardım.
-
[-i, nesnesiz]
Kazandırmak, yeniden ele geçirmek
- Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
-
[-i, nesnesiz]
Bir şeye zarar gelmesini önlemek
- Bu kız beni ilk defa çevreme karşı isyandan, her şeyi ibrazdan kurtardı.
-
[-i, nesnesiz]
Birinin cezalandırılmasına engel olmak
- Baban bana vaktiyle iyilik yaptı, seni kurtaracağım.
-
[-i, nesnesiz]
Bir şeyin değerini karşılamak
- Beş bin liradan aşağısı kurtarmaz!