okşamak
Dil: Türkçe
-
[-i, nesnesiz, mecaz, mecaz]
Sevgi, şefkat belirtisi olarak elini bir şeyin üzerinde yavaş yavaş gezdirmek veya ona hafifçe vurmak; sevmek, sıvazlamak
- Oğlan kızın yanına geldi, saçlarını okşuyor.
-
[-i, nesnesiz, mecaz, mecaz]
Hafifçe dokunmak
- Esen rüzgâr siliyor alnımdan kaderimi / Okşuyor saçlarımı, yüzümü, ellerimi
-
[-i, nesnesiz, mecaz, mecaz]
Hafifçe dövmek
- Huysuzluk ettiği için biraz okşamış.
-
[-i, nesnesiz, mecaz, mecaz]
Hoşnut etmek
- Mektuplarında onun onurunu okşayacak, endişelerini hafifletecek cümleleri artırdı.
-
[-i, nesnesiz, mecaz, mecaz]
Benzemek, andırmak, hatırlatmak
- Bu iki sarı birbirini okşuyor.