öldürmek
Dil: Türkçe
-
[-i, mecaz, mecaz, mecaz]
Bir canlının hayatına son vermek; gebertmek, götürmek, nallamak, tepelemek
- Beni öldürmek için birisi fazla bile / Ancak onun elinden çıkar böyle haile
-
[-i, mecaz, mecaz, mecaz]
Bitkinin solarak kurumasına sebep olmak
- Susuzluk çiçekleri öldürdü.
-
[-i, mecaz, mecaz, mecaz]
Çok üzmek
- Ölüm bir eve girince sağ kalanları da biraz öldürüyor.
-
[-i, mecaz, mecaz, mecaz]
Aşırı yormak
- Bütün bir günü öldürdük.
-
[-i, mecaz, mecaz, mecaz]
Boşuna geçmek
- Bu adamı içki öldürdü.
-
[-i, mecaz, mecaz, mecaz]
Ölmesine yol açmak; götürmek
- Bu hava bizi öldürüyor.
-
[-i, mecaz, mecaz, mecaz]
Sağlığını bozmak, rahatsızlık vermek
- Savaş birtakım sanayi kollarını öldürdü.
-
[-i, mecaz, mecaz, mecaz]
Yok olmasına, ortadan kalkmasına, azalmasına yol açmak
- Sırf kendi için okuyan, gezen, eğlenen bir aydın kendini yaşarken öldürmüyor mu?
-
[-i, mecaz, mecaz, mecaz]
Etkisini ve gücünü azaltmak
- Soğanı tuzla ezip öldürmek.
- [-i, mecaz, mecaz, mecaz] Bazı şeylerin diriliğini, tazeliğini veya sertliğini gidermek