olgun
Dil: Türkçe
-
[sıfat, mecaz, mecaz]
Yenecek duruma gelmiş (meyve)
- Oluğun altına bir sepet iri, olgun, renkli şeftali koymuşlar.
-
[sıfat, mecaz, mecaz]
Bilgi, görgü ve hoşgörüsü gereği kadar gelişmiş, ağırbaşlı (kimse); yetkin, kâmil, pişkin
- Benim bütün cefama olgun adam gibi katlanmasını bilmişti.
- [sıfat, mecaz, mecaz] Gelişmiş, kıvamını bulmuş
- [sıfat, mecaz, mecaz] Tamamlanmış, iyice işlenmiş (yazı, düşünce vb.); yetkin