ölü
Dil: Türkçe
-
[sıfat, isim, isim, mecaz, mecaz, mecaz]
Hayatı sona ermiş, artık yaşamıyor olan; diri karşıtı
- Onu denizden çıkarmak istediler ama biri, müstantik ve doktor gelmeyince ölülere dokunulmaz, diyince bu işten vazgeçtiler.
-
[sıfat, isim, isim, mecaz, mecaz, mecaz]
Ölmüş insan; mevta, meyyit, müteveffa, morto
- Tavuk ölüsü.
-
[sıfat, isim, isim, mecaz, mecaz, mecaz]
Hayvan leşi
- Ölü kandil.
-
[sıfat, isim, isim, mecaz, mecaz, mecaz]
Gücü az, zayıf
- Ölü kentler, boş kaleler, eski saraylar.
-
[sıfat, isim, isim, mecaz, mecaz, mecaz]
Çok durgun, hareketsiz
- Ölü bir konuşması var.
- [sıfat, isim, isim, mecaz, mecaz, mecaz] Etkileme gücü olmayan, canlılığı olmayan