orta
Dil: Türkçe
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, fizik, matematik, spor, tarih]
Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer
- Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler.
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, fizik, matematik, spor, tarih]
Başlangıcı ile bitimi arasında eşit uzaklıkta olan süre
- Yılın ortası. Haftanın ortası. Günün ortası. Kışın ortası.
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, fizik, matematik, spor, tarih]
Bir şeyin eşit olarak ayrılabileceği bölüm
- Seccadesini ortasından kesip ikiye böldüler.
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, fizik, matematik, spor, tarih]
Ne uzun ne kısa; midi
- Orta ile geçti.
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, fizik, matematik, spor, tarih]
Ne büyük ne küçük; midi
- Hademe orta bölmeyi açmak üzere koştu.
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, fizik, matematik, spor, tarih]
İyi ile kötü arasındaki durum
- Aut çizgisinden nefis bir orta...
- [isim, sıfat, sıfat, sıfat, fizik, matematik, spor, tarih] Öğretimde, öğrencinin değerlendirilmesinde geçer not ile iyi arasındaki derece
- [isim, sıfat, sıfat, sıfat, fizik, matematik, spor, tarih] Defterde, bir araya getirilmiş belli sayıda yaprakların oluşturduğu bölümlerden her biri
- [isim, sıfat, sıfat, sıfat, fizik, matematik, spor, tarih] Sorunların çözümünde aşırılıklardan kaçınan, ölçülü bir yöntem izleyen
- [isim, sıfat, sıfat, sıfat, fizik, matematik, spor, tarih] Her iki yanında kendi türünden aynı nitelikte nesneler, durumlar bulunan
- [isim, sıfat, sıfat, sıfat, fizik, matematik, spor, tarih] İki karşıt nitelik veya durum arasında bulunan; vasat
- [isim, sıfat, sıfat, sıfat, fizik, matematik, spor, tarih] Bir olayın, içinde gerçekleştiği yer
- [isim, sıfat, sıfat, sıfat, fizik, matematik, spor, tarih] orantı
- [isim, sıfat, sıfat, sıfat, fizik, matematik, spor, tarih] Futbolda oyunculardan birinin, topu, kale ağzında duran arkadaşlarına yüksekten yollamak için yaptığı vuruş
- [isim, sıfat, sıfat, sıfat, fizik, matematik, spor, tarih] Yeniçeri Ocağı'nda tabur