oturakalmak
Dil: Türkçe
-
[-e, -de, mecaz]
Oturup kalmak
- Sonra da ‘İçim almaz can kurban!’ deyip, yine de dört beş çay daha içerek el ayak çekilene değin suskuyla oturakalmıştı yerine.
-
[-e, -de, mecaz]
Bir şey bir yere yerleşmek
- Acaba büyük, güzel, kahverengi gözlerine oturakalmış hüzünden dolayı mı...