parasız
Dil: Türkçe
-
[sıfat]
Parası olmayan; zil (II)
- Hayatında ilk defa, parasız ve fakir oluşuna kızdı.
-
[sıfat]
yoksul
- Son gün hemen bütünüyle parasız çocuklara kalırdı bayram yeri.
-
[sıfat]
Para verilmeden elde edilen; bedava, meccani, müft
- Belediye halk için parasız plajlar açmayı düşünüyor mu?
-
[sıfat]
Para verilmeksizin, bedavadan, bedava
- Diyarbakır'da İstanbul gazetelerine parasız muhabirlik eden uygar ve zeki bir genç tanımıştım.