parlak
Dil: Türkçe
-
[sıfat, mecaz, kaba konuşmada]
Parlayan, ışıldayan, pırıltılı olan
- Siyah, çıplak dallarda henüz kuruyamayan su damlaları parlak, mavi birer boncuk gibi parlıyordu.
-
[sıfat, mecaz, kaba konuşmada]
Temiz, berrak, aydınlık ve ışıklı; ışılak
- Sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı / Güneşli bir havada yaylımız yola çıktı
-
[sıfat, mecaz, kaba konuşmada]
Göze çarpacak kadar başarılı
- Birinci İnönü Harbi'ni parlak bir zaferle kazandık.
- [sıfat, mecaz, kaba konuşmada] Yüzü güzel (oğlan)