rahat
Dil: Arapça rāḥat
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, zarf, zarf, ünlem]
İnsanda üzüntü, sıkıntı, tedirginlik olmama durumu; huzur
- Ben o kadar rahatım, öyle okşayıcı, huzur ve mutluluk verici tatlı rüzgâr karşısındayım ki...
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, zarf, zarf, ünlem]
Üzüntü, sıkıntı ve tedirginliği olmayan
- Ben sana güzel ve rahat bir oda hazırlattım.
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, zarf, zarf, ünlem]
Sıkıntı veya yorgunluk, tedirginlik vermeyen
- Rahat adam.
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, zarf, zarf, ünlem]
Aldırmaz, gamsız
- İstersen beraber gidelim. Haydi al torbanı. Bir saatte rahat varırız.
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, zarf, zarf, ünlem]
Kolay bir biçimde, kolaylıkla
- Bir tiyatro eserini izlediğim sürece koltukta rahat oturamıyorum.
- [isim, sıfat, sıfat, sıfat, zarf, zarf, ünlem] Tedirgin olmadan, huzur içinde, sıkıntısız biçimde
- [isim, sıfat, sıfat, sıfat, zarf, zarf, ünlem] "Hazır ol" durumunda bulunanlara, oldukları yerde serbest bir durum almaları için verilen komut