saf
Dil: Arapça ṣāf
-
[sıfat, mecaz, mecaz]
İçine başka şeyler karışmamış olan; katışıksız, doğal, halis, has, öz (II), som (I)
- Hiçbir yerde buradakinden daha saf ve berrak sulara tesadüf etmedim.
-
[sıfat, mecaz, mecaz]
Etrafında olup bitenleri anlayamayan, kurnazlığa aklı ermeyen, zekâ ve kavrayıştan yoksun olduğu için kolay kandırılabilen (kimse); avanak, bön, safderun, safdil
- Yenge, açık sözlü, saf bir kadıncağızdır.
-
[sıfat, mecaz, mecaz]
İyi niyetli, art niyetsiz
- Senin bu kadar çocukça saf olduğunu bilmezdim.