saray
Dil: Farsça serāy
-
[isim, mecaz, mecaz]
Hükümdarların veya devlet başkanlarının oturduğu büyük yapı
- Sarayın içine girmiş olanlar bir bir süngülendiler.
-
[isim, mecaz, mecaz]
Kamu işlerinin yürütüldüğü büyük yapı
- Emniyet Sarayı.
-
[isim, mecaz, mecaz]
Devlet başkanı ve çevresi
- Saraydan çağrılmış.
-
[isim, mecaz, mecaz]
Spor ve sergi etkinliklerinin düzenlendiği kapalı mekân
- Fakat daimi bir sergi sarayı yapımı için uzun incelemeler gerçekleştirilmekle beraber henüz bu binanın inşaatına başlanmamıştı ve bir sene içinde yetişme ihtimali de yoktu.
-
[isim, mecaz, mecaz]
Görkemli ve gösterişli yapı; palas (I)
- Bu ev bir saray.
-
[isim, mecaz, mecaz]
Kitap, simit, halı vb.nin bol çeşitli olarak satıldığı iş yeri
- Ulu Cami’nin kanatları altında bu yer bir kitap sarayı değil, bir kitap mabedi gibiydi.